Yapay Zeka Politikaları Derneği (AIPA) Başkanı Zafer Küçükşabanoğlu, Türkiye'nin yapay zeka alanındaki yükselişini değerlendirdi. Türkiye, şu anda küresel yapay zeka endekslerinde 40'lı sıralarda yer alıyor. Ancak, Küçükşabanoğlu, devletin ve özel sektörün attığı adımların artmasıyla 2025 yılında ilk 20'ye girmenin mümkün olduğunu düşünüyor. Bu hedef, ülkenin ekonomik ve teknolojik gücünü artırmak için büyük önem taşıyor. Çünkü yapay zeka, 2030 yılına kadar dünya ekonomisine yaklaşık 15,7 trilyon dolarlık bir katkı sağlayacak. Türkiye bu fırsattan pay almak ve küresel rekabette öne geçmek istiyor. Hükümetin ve ilgili kurumların bu konuda gösterdiği çabalar, ülkenin bu alanda ilerleme kaydetmesinde önemli rol oynuyor.
Türkiye'nin Yapay Zeka Stratejisi
Türkiye'de yapay zeka alanında önemli gelişmeler yaşanıyor. TBMM'de kurulan yapay zeka komisyonu ve Milli Güvenlik Kurulu'nun bu konuya verdiği önem, stratejik bir yaklaşımı gösteriyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, TÜBİTAK ve KOSGEB gibi kurumlar, yapay zeka girişimcilerine çeşitli teşvikler sağlıyor. Ayrıca, Siber Güvenlik Başkanlığı'nın kurulması da, yapay zeka teknolojilerinin güvenli bir şekilde kullanılmasını sağlamaya yönelik önemli bir adım. Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Singapur ve Fransa gibi ülkelerin de bu alanda attığı adımlar, küresel rekabetin yoğunluğunu ortaya koyuyor. Türkiye'nin bu ülkelerle yarışabilmesi için daha fazla yatırım ve AR-GE çalışmasına ihtiyaç var.
Yapay Zeka'nın Riskleri ve Etik Boyutu
Yapay zeka teknolojisi, ekonomik ve teknolojik avantajlar sağlarken, aynı zamanda önemli riskler de beraberinde getiriyor. Mahremiyet ihlalleri ve etik sorunlar, bu teknolojinin en önemli problemleri arasında yer alıyor. "Deepfake" teknolojisi, sahte içeriklerin oluşturulması ve yayılmasına olanak tanıyarak, bireyleri manipüle etmeyi ve uluslararası şantaj veya casusluk faaliyetlerinde kullanılmayı kolaylaştırıyor. Bu nedenle, deepfake ile ilgili düzenlemelerin çıkarılması ve teknolojik okuryazarlığın artırılması gerekiyor. Özellikle ABD, Çin ve Birleşik Krallık'ta yaygın olarak kullanılan yüz tanıma sistemleri, mahremiyet endişelerini daha da artırıyor. Türkiye'nin de bu konuda gerekli önlemleri alması ve vatandaşlarını korumak için adımlar atması büyük önem taşıyor.
2025 Yılında Yapay Zeka'nın Geleceği
Yapay zeka, spor ve medya gibi birçok sektörü dönüştürüyor. 2025 yılında, yapay zeka'nın ekonomik faydalarını görürken, aynı zamanda mahremiyet ve etik sorunlarıyla da karşı karşıya kalacağız. Teknolojik okuryazarlığın artırılması ve hükümetlerin düzenleyici adımlar atması, bu teknolojinin faydalarından yararlanırken risklerini en aza indirmek için son derece önemli. Devletlerin, yapay zeka alanında uzman kişilerle işbirliği yaparak, hem gelişmeleri takip etmesi hem de gerekli düzenlemeleri yapması, ülkenin bu alandaki geleceğini şekillendirmede kritik bir rol oynayacak. Bu sayede, Türkiye, yapay zeka alanında daha da güçlenerek, küresel rekabette daha etkin bir rol üstlenebilir. Küresel güçler arasındaki rekabet göz önüne alındığında, Türkiye'nin bu alanda stratejik adımlar atması hayati öneme sahip.